2 Ocak 2013 Çarşamba

İş Hayatında Yükselmek İçin Öğütler

YKB kurucusu Kazım Taşkent, “Duygularım, Düşüncelerim, İnançlarım” adlı kitabında iş hayatında başarı için çok değerli öğütlerde bulunuyor. İşte hiçbir yerde bulamayacağınız altın değerindeki bu öğütlerden Genç Gelişim olarak sizler için seçim yaptık:   “İş hayatında başarı kazanmanın üç koşulu olarak şunları bilirim: Sen inanıyorsun ama ilgililere kabul ettiremeyeceğini de görüyorsun, sormadan yapacaksın. Kuşkulusun, kesin bir kanıya varamıyorsun, ilgililerle konuşup, oylarını alıp uygulamaya geçeceksin. Yapılacak iş hakkında ilgililerin evet diyeceklerini önceden kesinlikle biliyorsun, onlara mutlaka danışacaksın. Kazım Taşkent’ten YKB kurucusu Kazım Taşkent, “Duygularım, Düşüncelerim, İnançlarım” adlı kitabında iş hayatında başarı için çok değerli öğütlerde bulunuyor. İşte hiçbir yerde bulamayacağınız altın değerindeki bu öğütlerden Genç Gelişim olarak sizler için seçim yaptık:
“İş hayatında başarı kazanmanın üç koşulu olarak şunları bilirim: Sen inanıyorsun ama ilgililere kabul ettiremeyeceğini de görüyorsun, sormadan yapacaksın. Kuşkulusun, kesin bir kanıya varamıyorsun, ilgililerle konuşup, oylarını alıp uygulamaya geçeceksin. Yapılacak iş hakkında ilgililerin evet diyeceklerini önceden kesinlikle biliyorsun, onlara mutlaka danışacaksın.
Yolumdan gidiyorum. Belli ki, buralardan çok geçen olmuş, insanlar kafilelerle geçmişler benden önce, çiğnemişler benim yürüdüğüm yolu da, başkaları da; ama bir iz yok. İnsan geçtiği yollarda izler bulmalı, geçerken kendisi iz bırakmalı diye düşünürüm.
Dıştan bakılınca sert bir görünüşüm var. Gözümden bir damla yaşın aktığını kimse görmemiştir. Buna bakarak iç alemimin olmadığını söyleyenler çoktur. Oysa ben iç dünyamı korumak incinmemek, yaralanmamak için böyle davranırım.
On yaşlarında idim. Yıl 1904. İstanbul’da amcam Esat Paşa merhumun yanında. İlkokulun son sınıfında. Acıbadem’den Kadıköy’e paşanın seyisi beni okula götürüyordu. Yolda fena bir lakırdı söyledim. Seyis bana “Tükürük ne zaman pistir?” diye sordu. Sustum. “Ağızdan çıktıktan sonra.” dedi. Cahil dediğimiz insanların bilgeliğini o gün öğrenmeye başladım.

Benim için iyi insan, çıkarlarını başkalarının zararlarından sağlamayan insandır.
Hayatım boyunca büyük zorluklara uğradığım zamanlar oldu. Acaba aklımı yeteri kadar kullanamadım mı, bilgim mi yetmedi, kurnazlık yapmaya mı kalktım, dalgın ya da dikkatsiz mi davrandım, talihim mi yaver gitmedi diye kendi kendime sorup, nedenini bulmaya çalışmışımdır ve sonunda anlamışımdır ki, ne zaman karşımdakini kırmamak, vicdanımı yaralamamak için kendimi bir dostluğa zorlamışsam, başım büyük bir derde giriyor.
Bal Mahmut, bir görüşmemiz sırasında “Düşmanlarınla başa çıkabilirsin ama Allah seni dostlarından korusun!” demişti. Dostlarımın içinde beni büyük dertlere düşürenler az çıkmadı.

Gençler benden bir öğüt istiyorlarsa, çok yorulduktan sonra dinleniniz, başardıktan sonra eğleniniz derim.
Hiçbir yerde hayatın kolay olduğunu görmedim. Fakat hiçbir yerde hayat bir dram da değildir. Sahip olduğum nitelikleri hiç zorlamadan başarılı işler yaptım. Daha fazlasını isteseydim, seller gibi yıkıcı, yok edici olmam gerekirdi.
Hayatın akışını düzenlemek için program yapılır, akışın yönünü değiştirmek için değil...
En çok hayran olduğum insanlar, iyi konuşabilen hatiplerdi. Şimdiyse iyi konuşan ve fakat susabilen insanlara hayranım.
Ben de kendimi dinledim, kendimle konuştum ve kendi derinliklerimi araştırdım. Asıl sağlığın böyle kazanıldığını öğrendim.

Kuşku, olumlu yönde kullanılınca, size pek çok gerçeği öğretir.
Beraber yaşamak demek, beraber hissetmek, beraber düşünmek ve aynı emel yolunda beraberce hayat yolculuğu etmek demektir.

Bir insanın kıymeti, gönüllerde bıraktığı yerlere göre belli olur.
Bireylerin ayrı ayrı düşünüşlerini, davranışlarını düzenlemeye “eğitim”; bireylerin beraberce düşünüş, davranışlarını düzen altında bulundurmaya da “ahlak” derler.
Bir tek niteliği olan insan sadece sahnede başarı kazanabilir, hayatta tek nitelik yetmez.
Aklını isteklerinin gerçekleşebilmesinden çok daha fazla, karşılaştığın zorlukların yenilmesinde kullan. İnsanların doğal ömürleri süresince acılarını azaltan ve dindiren, onları huzura kavuşturan, maddi ve manevi alanlarda verimli ve hızlı gelişmelerini sağlayan çabaların tümüne uygarlık derim ben.
Beğenilmeyi, ölçüleri içinde faydalı sayarım. Eleştiri, benim de gönlümü üzer ama saygı duyarım. Hayat yoluna daldıktan sonra açlık korkusu varlığıma güçler kattı. Bu korkuda, açlığın ölümü değil, namertlere muhtaç olma duygu ve fikri egemen idi.”
Genç GElişim